Freaks (2018)





Neden eklemişim listeme, kimden nereden duymuşum acaba. Bi kere film afişteki çocuk üstünden ilerliyor tamamen. I hate çocuk, hele ki bunun gibi şımarık, sümüklü, yoluk saçlı bişeyse. Eksi 300 oradan. Staj yapmaya çalıştığım bi okulda vardı bu sümüklü gibi bi tane. Saçını taratmıyormuş diye neredeyse kendi boyunda yoluk saçlar ve kirli suratla geziyordu aynı. Birebir o. Ha suç çocukta mı, hayır yüzde 97,5 falan birincil bakıcısı, ebeveyni falan kimse onda. Neyse, bu durum yani filmi sevmememin öncü sebebi. Sonra, filmin aslında pek bir numarasının olmayışı geliyor. Bu velet babasıyla bir evde kapalı yaşıyor, her yer bantlı falan. Kısa sürede zaten normal dışı olduklarını anlıyoruz bu baba kızın. Fakat, anormal insanları anlatan ve bunu çok çok iyi bir şekilde yapabilen milyon tane film varken elimizde, bu onların yanında vasat kalıyor.

Yazarlar da farkında herhalde ki pek de olmadığının, bir gizem unsuru katarak geliştirmeye çalışmışlar hikayeyi. En başta bir karışık yan karakterler, gergin durumlar, üstü kapalı, tam anlatılmayan, açıklanmayan bir dünya var. Dışarısı tü kaka ama neden, bilmiyoruz. Kapının önünde takılan dondurma arabası ve içindeki ürkünç satıcısı ne ayak, evde ortaya çıkıp duran çeşitli insanlar kimler, kafamızda deli sorular meydana getiriyor. Merak uyandırmak, germek asıl amaç olsa da, çok da olmuyor, kopuk kopuk kalıyor hep.  Zaten gerilecek bi durum da yok öyle yaratmaya çalıştıkları gibi.
Film ilerledikçe her şey çözülüyor, kim kimmiş, hangi olay neden nasıl öyle olmuş, güzelce açıklıyor hepsini. Tek cevapsız bıraktığı soru bu anormal insanların orijini. Nereden çıktılar, nasıl oldular, dünya neden bu hale geldi, sevgi neydi, hiiiiç üstünde durulmayan ve yanıtsız kalan sualler.
Şu başrol çocuğa (Emile Hirsch) aşık olanlar dışında hiç kimseye tavsiye etmeyeceğim bir film. Üzüldüm hakikaten zamanımı buna harcadığıma. Siz harcamayın.

Yorumlar