Daha önce izlemiştim bu filmi ama çok bir iz bırakmamıştı bende. Ekim ayında izlemek üzere listeye aldım, ama heyhat, ekim ayı da bitti. Neyse gene de izledim işte.
Tek kelimeyle özetlemem gerekirse "meh".
Zaman hiç iyi davranmamış bu filme. O kadar basit kalmış ki kullanılan efektler. Oyuncuların yeşil sahne önünde olduğunu resmen hissediyorsunuz. Oyunculuklar da doğal değil zaten. Bunlar birleşince asla filmin içine giremedim. meh,meh,meh diye izledim resmen.
James Franco, filmin baş kahramanı. Allah aşkına şu herifi aşırı tipsiz ve sevimsiz bulan bir ben miyim ya. Tam bir dallama tipi var adamda. Sevimsiz ve aşırı sırıtışları falan, yivrenç. İlginç bir şekilde ablam mesela tipsiz ama çekicilerden olduğunu düşünüyor. Ben yerdeki yaprakların bu heriften daha çekici olduğunu düşünüyorum. Baş role de asla ısınamadım yani.
Michelle Williams tam rolünün tipinde, ona diyecek bir şeyim yok. Kocaman açılmış masum gözlü, iyi kalpli ve sevecen, osturunca dötünden gökkuşakları çıkacak kadar iyi. Mila Kunis aslında sevdiğim bir oyuncu ama burada hiç beğenmedim. Filmin yarısında makyajdan mimik bile yapamıyordu zaten. Rachel Weisz en kurtaran şeydi filmi. Canım gadın. Hem güzel hem kötü. Yaşasın kötülük.
Sonuç; zaman kaybı bu filmi tekrar izlemek. Merge Dragons oynasam daha iyiydi ama sınır koydum kendime onda da, gönlümün çektiği kadar oynasam günde 8 saat oynamaya kalkışıyorum çünkü.
Ha, filmin konusu da şu: Kansas ta gezici bir sirkte çalışan üçkağıtçı bir !sihirbaz! yanlışlıkla yakalandığı hortum vasıtasıyla sihirli Oz diyarına gider. Burada, uzak diyarlardan gelecek bir büyücünün gelip kötü cadının elinden halkı kurtaracağını söyleyen bir kehanet vardır. Herkes bu düzenbazı bekledikleri kurtarıcı sihirbaz sanar.
Daha az beklentiyle (eksi 2000 falan), çizgi film gibi düşünerek izlenirse bellllki gider. Bellllllki. Meh.
Yorumlar
Yorum Gönder