3 bekar kız arkadaş, küçük bir kasabada yaşamaktadırlar. Her birinin partneri bir şekilde hayatlarından çıkmıştır. Bir gece yine toplanmış muhabbet ediyorken, hayallerindeki erkek nasıl olurdu diye konuşmaya başlıyorlar. Herkes ideallerini sıralıyor, ve takiben kasabaya yeni biri taşınıyor. Her birini baştan çıkaracak özelliklere sahip biri. Zamanla bu 3 arkadaş, hepsi bir arada olduklarında bir şeyleri gerçekleştirebildiklerini fark ediyorlar.
Afişlerde Jack Nickolson ın adını görüp filmin konusunu okuduğumda bu kazanova rolüne oturtamamıştım onu kafamda. Ama yarım topladığı saçları, o deli bakışları, italyan p.zosu giyimi ve adamın yadsınamaz yeteneği izlerken ikna etti beni.
Kadınların her biri ise ayrı birer sanat eseri. Biri sarışın, Michelle Pfeiffer. Gençliğinin baharında, su gibi. Bizim Türk sinemasında nasıl Gülşen Bubikoğlu ayrıdır, Michelle da yabancılarda ayrı benim için. Çok memnunum o halini gördüğüme. Bir diğeri kızıl, Susan Sarandon. Bu tip şuh bir rolde daha önce izlememişim, ama kabartılmış saçları, hafif dağıtmış haliyle onu da çok sevdim. Baştan gayet edepli, derli toplu ve içine kapanık haliyle olan tezatı da çok hoştu. Sonuncusu esmer, Cher. 33 yıl öncesinde, aynı bugünlerdeki gibi önüne düğüm attığı tişörtüyle gezmesine bayıldım, bayıldım.
Çok eski olmasına rağmen o kadar eskiymiş hissi vermiyor. Uzun olmasına rağmen sıkmıyor.
Klasik bir cadı filmi olarak, kesinlikle favorilerim arasına girdi. Zaman zaman açıp izleyeceğim filmlerden oldu. Gönül rahatlığıyla tavsiyemdir.
Yorumlar
Yorum Gönder